Seçime Doğru
Seçime Doğru
Ülkemiz 2019 seçimlerinin öne alınması ile beraber, seçim ekonomisininde startını vermiş oldu. Farklı beklentilerin oluştuğu günümüz Türkiye sinde herkesin bir fikri var. Herkes bir şeylerin değişmesi gerektiğine öyle gönülden inanmış ki, değişimin kendilerinden başlaması gerektiğini unutmuşlar.
Sanki bir sihirli el gelecek ve bizlerin cesaret edemediği tüm o değişimleri bir dokunuş ile değiştiriverecek.
Tüm sektörlerin dar boğazı gördüğü bu günkü ekonomik koşullarımızda aslında her şeyi kendi ellerimiz ile yaptığımızı düşünüyorum. Hala üçüncü dünya ülkesi olmaktan kurtarılamayan zihniyetlerimiz, ne yazık ki bugünkü ortamımızın en büyük mimarı oldu. Modern dünyanın tüm gereksinimlerinin farkında olmak ve o modern dünyaya bir çırpıda adapte olmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Hepimiz bu modern dünyanın birer esiri haline geldik.
Lüx yaşamlar o kadar kanımıza işledi ki, çalışmadan kazanmanın yollarını aradık. Ve sonuç çalışmadan Kazanılmıyormuş, bunu hep birlikte öğrendik. Kolay kazanım yok. Ne yazık ki kolay harcadığımız gibi kolay kazanamıyoruz.
Her yerden ortaya çıkan gayrimenkul projeleri ise hayatımıza başlarda renk ve değişim katmasına rağmen, şimdilerde hepimizin milli sorunu haline geldi. Kontrolsüz, sistemsiz ve denetlemesiz yapılan kentsel dönüşüm, bugün karşımıza daralan ekonomi olarak çıktı.
Diğer şehirler nasıl bilemiyorum ama, İstanbul Tam Bir açmaz. Her köşesinden bir inşaat kamyonu çıkıyor. Altında ezilmemek için kenara çekilmeye çalışıyorsunuz, bu kezde artık iskimi, igdaşmı yoksa elektrik idaresimi kazmış, kimin kazdığı belli olmayan çukurlarla karşı karşıya kalıyorsunuz. Tamam anladık, inşaat lokomotif ama çekmiyor artık. Lokomotifin benzini bitti, kömürü bitti. Artık başka lokomotifler bulmak gerek, inşaat yan destek durumuna geçmeli. Yoksa heryerden çıkan binalar hepimize hayatı dar edecek.
Bu kadar çok binanın yapılmasını da anlamıyorum. Hala devlet büyüklerimiz arz eksiği var diyorlar. Ama projelere bakıyorum, içleri doldurulamayan yüzlerce yeni proje ile karşılaşıyorum. Kira rakamları düşüyor, satış rakamları düşüyor. Aslında düşen bir şeyde yok. İnsanları düştüğüne inandıran bir sitem var. Fiyatlarda düşme yok, şişen köpük sadece taşıyor. O kadar çok yukarıdan uçuldu ki bu gün sert düşüşler normal bence. Su Akmaya devam ediyor, sadece kendine bir kanal arıyor. Yol arıyor.
Yeni binalar yapılırken bu kentsel dönüşüm sistemi, ne yazıkki bölge halkının ihtiyaçları düşünülerek yapılmadı bence.Bu dönüşüm birçokları için bir fırsata döndü. Çirkin binalar, lüx ama kullanışsız evler karşımızda artık. küçücük dairelerde yeni yaşamlar olsun istendi.
Bir danışman olarak en çok karşıma çıkan sorun ise, insanların yatak odalarında yaşayamaz hale gelmiş olmaları. Yatagı koysa dolabı koyacak yer bulamıyorlar.2+1 dairelerin büyük bir çogunluğuna sıgamıyorlar. Hepimiz site yaşamlarına geçtik, ama dairelere sığamıyoruz artık. Sonrada neden satılmıyor, neden kiraya verilmiyor demeye başladık.
Aslında daha zaman ihtiyacımız var. Bu yaşamlara alışmamız için zaman gerekli. 80 m2 dairelere alışmamız için zaman gerekli. Asgari ücretin 1/4 ünü site aidatı olarak ödemeye alışmamız için zaman gerekli. Herşeyin bir bedeli olduğunu anlamamız için zaman gerekli.
Ülkeye güvenmiyormuşuz, bence yok öyle birşey. Ülkeye güvenmiyorum konusunu benim zihnimin alması imkansız. Bu ülke biz var olduğumuz sürece varolacak. Güvenmeyen gitsin kardeşim. Bu ülkeye güveneceğiz ve daha iyi olması için çalışacağız. Tembellikle, güvensizliği birbirine karıştırmamak gerekli. Tembel toplumlar için hayat zordur.
Çalışkan ,iradeli ve geleeceğini düşünen nesiller yetiştirmemiz için ülkemize güvenmek ve ülkemiz için çalışmak zorundayız.
30/04/2018
